&
“Eclipsed Elegance: The Aesthetic Appeal of Celestial Bodies in Outer Space” anahtar kelimesinin arama amacı, uzaydaki gök cisimlerinin güzel duyu çekiciliği hakkındaki daha çok data edinmektir. Bu anahtar kelimeyi arayan kişiler muhtemelen uzayın güzelliği ve bunun güzel duyu bir bakış açısıyla iyi mi takdir edilebileceği hakkındaki daha çok data edinmekle ilgileniyorlardır. Ek olarak gök cisimlerinin peşindeki bilim ve bu kadar güzel bir manzarayı iyi mi yarattıkları hakkındaki daha çok data edinmekle de ilgileniyor olabilirler.
Gök cisimlerinin güzelliği çoğu zaman simetrilerine, renklerine ve hareketlerine atfedilir. Yıldızlar, gezegenler ve galaksiler muhteşem bir halde simetriktir ve renkleri çoğu zaman canlı ve çarpıcıdır. Gök cisimlerinin hareketi de zarif ve şıktır, şundan dolayı birbirlerinin yörüngesinde muhteşem bir ahenk içerisinde dönerler.
Gök cisimlerinin güzel duyu çekiciliği bir tek bir görüş meselesi değildir. Bilim adamları aslen insan beyninin muayyen desenlerde ve şekillerde güzelliği bulmak için programlandığını göstermiştir. Örnek olarak, altın nispet çiçekler, deniz kabukları ve insan yüzleri dahil olmak suretiyle birçok naturel nesnede bulunan matematiksel bir orandır. Bu nispet güzel duyu olarak hoş kabul edilir şundan dolayı bir balans ve ahenk duygusu yaratır.
Gök cisimlerinin güzelliği, kendimizden daha büyük bir şeyin parçası olduğumuzu hatırlatır. Gece gökyüzüne baktığımızda, evrendeki yerimizi ve yaratılışın enginliğini hatırlarız. Gök cisimlerinin güzelliği, bilim hakkındaki daha çok şey öğrenmemiz ve güneş sistemimizin ve ötesinin harikalarını keşfetmemiz için bizlere esin verebilir.
Hususiyet | Izahat |
---|---|
Gök cisimleri | Bir yıldızın yörüngesinde dönen gezegenler, uydular, asteroitler ve kuyrukluyıldızlar şeklinde uzaydaki nesneler. |
Tutulma | Bir gök cisminin öteki gök cisminden gelen ışığı engellemesi. |
Zarafet | Hoş bir halde zarif ve zarif olma niteliği. |
Dış feza | Dünya atmosferinin ötesindeki feza bölgesi. |
Görsel albeni | Göze hoş gelme niteliği. |
II. Feza keşfi
Feza keşfinin zamanı nispeten kısadır, sadece şimdiden inanılmaz başarılarla doludur. 1950’lerde Sovyetler Donanması ilk suni uyduyu, Sputnik 1’i yörüngeye fırlattı. Bunu, 1961’de ABD Birleşik Devletleri’nin ilk insanı, Alan Shepard’ı uzaya fırlatması izledi. 1969’da Neil Armstrong ve Buzz Aldrin, ayda yürüyen ilk insanoğlu oldular.
O zamandan beri feza araştırmaları hızla ilerlemeye devam etti. 1970’lerde, Amerika astronotların yörüngede uydular inşa etmesine ve onarmasına imkan tanıdıkları olan feza mekiği programını başlattı. 1980’lerde, Sovyetler Donanması kalıcı olarak yaşanılan ilk feza istasyonu olan Mir feza istasyonunu başlattı. 1990’larda, Amerika ve Rusya, bugün hala faaliyette olan Internasyonal Feza İstasyonu’nun inşasında iş donanması yapmış oldu.
2000’lerde SpaceX ve Blue Origin şeklinde hususi firmalar feza araştırmalarında mühim bir rol oynamaya başladı. Bu firmalar yörüngeye roketler fırlattı ve astronotları Internasyonal Feza İstasyonu’na getirdi. Ek olarak yakın gelecekte Mars’a insan göndermeyi planlıyorlar.
Feza keşfinin zamanı, insanoğlunun bulgu ve icat ruhunun bir kanıtıdır. Bu, cesaret, yenilikçilik ve azim hikayesidir. Bununla beraber hala yazılmakta olan bir hikayedir ve feza keşfi için geleceğin ne kadar olağanüstü şeyler getireceğini sadece hayal edebiliriz.
Güneş Sistemi
Güneş Sistemi, Güneş’in ve yörüngesinde dönen sekiz gezegen, cüce gezegen ve birçok uydu, asteroit, kuyruklu star ve meteoroid şeklinde nesnelerin yerçekimsel olarak bağlı sistemidir. Güneş Sistemi, 4,6 milyar sene ilkin devasa bir moleküler bulutun yerçekimsel çöküşünden oluşmuştur. Kütlenin büyük çoğunluğu Güneş’te, kalan %4’ü ise gezegenlerde, cüce gezegenlerde ve öteki nesnelerdedir. Dört iç gezegen, Merkür, Venüs, Dünya ve Mars, sıklıkla silikat kayaçlardan ve metallerden oluşan karasal gezegenlerdir. Dört dış gezegen, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün, sıklıkla hidrojen ve helyumdan oluşan dev gezegenlerdir. “Güneş Sistemi” kavramı yalnızca Güneş’i de anlatım edebilir.
IV. Yıldızlar ve galaksiler
Yıldızlar, Kainat’deki en yaygın gök cismi türüdür. Gaz ve toz bulutları kendi kütle çekimleri altında çöktüğünde oluşurlar. Gaz ve toz sıkıştıkça ısınır ve parlamaya adım atar. Bir yıldızın boyutu ve sıcaklığı rengini belirler. Yıldızlar, minik, soğuk cüce yıldızlardan büyük, sıcak devlere kadar muhtelif boyutlardadır.
Galaksiler, büyük star, gaz ve toz topluluklarıdır. Birçok değişik galaksi türü vardır, sadece en yaygın tür sarmal galaksidir. Sarmal galaksilerin merkezinde yıldızlardan oluşan bir çıkıntı ve çevresinde yıldızlardan oluşan bir disk bulunur. Star diski çoğu zaman sarmal bir şekle bükülmüştür.
Yıldızlar ve galaksiler Kainat’deki hayat için eğer olmazsa olmazdır. Dünya’da hayatı olası kılan fer ve ısıyı sağlarlar. Yıldızlar ek olarak karbon, oksijen ve azot şeklinde hayat için lüzumlu olan elementleri de üretirler.
V. Kara delikler ve öteki egzotik nesneler
Kara delikler, yerçekiminin o denli kuvvetli olduğu uzay-zaman bölgeleridir ki hiç bir şey, hatta fer bile kaçamaz. Bunlar, büyük bir gaz topu olan bir star öldüğünde kaynaklanır. Star ölürken, kendi yerçekimi altında çöker ve maddesi küçük bir alana sıkıştırılır. Bu bir kara delik yaratır.
Kara delikler fazlaca esrarengiz nesnelerdir. Bir kara deliğin içerisinde ne işe yaradığını bilmiyoruz şundan dolayı hiç bir data ondan kaçamaz. Kara delikleri yalnızca çevreleyen uzay-zaman üstündeki etkilerini gözlemleyerek inceleyebiliriz.
Kara delikler hem de fazlaca kuvvetli nesnelerdir. Kuvvetli enerji jetleri yayabilir ve yakın çevresindeki yıldızların ve öteki nesnelerin hareketini etkileyebilirler.
Kara delikler uzaydaki tek egzotik nesneler değildir. Nötron yıldızları ve beyaz cüceler şeklinde iyi anlaşılmamış başka nesneler de vardır. Bu nesnelerin tamamı fazlaca yoğundur ve çevreleyen uzay-zaman üstünde mühim bir etkiye sahiptirler.
Kara deliklerin ve öteki egzotik nesnelerin incelenmesi nispeten yeni bir astronomi alanıdır. Teleskoplarımız daha kuvvetli hale geldikçe, bu büyüleyici nesneler hakkındaki daha çok şey öğreniyoruz.
VI. Esneyen Kainat
Kainat genişliyor ve bu genişleme hızlanıyor. Bu, galaksiler arasındaki mesafenin zaman içinde arttığı anlamına geliyor. Evrenin genişlemesinin, Evrenin giderek daha süratli genişlemesine yol açan esrarengiz bir güç olan karanlık enerji tarafınca yönlendirildiği düşünülüyor.
Evrenin genişlemesinin bir takım kararı vardır. Birincisi, Evrenin zaman içinde daha azca yoğun hale geldiği anlama gelir. Bunun sebebi, Kainat genişledikçe aynı oranda maddenin daha büyük bir hacme yayılmasıdır. İkincisi, Evrenin genişlemesi, Evrenin zaman içinde daha soğuk hale geldiği anlama gelir. Bunun sebebi, Kainat genişledikçe kozmik mikrodalga arka plan radyasyonunu meydana getiren fotonların daha düşük enerjilere doğru kırmızıya kaymasıdır.
Evrenin genişlemesi, kozmolojideki en mühim keşiflerden biridir. Evrenin doğasına dair bir takım yeni içgörüye yol açmıştır ve bugün hala kozmolojideki en etken inceleme alanlarından biridir.
VII. Uzayda hayat
Uzayda hayat arayışı, bilimdeki en büyüleyici ve sıkıntılı çabalardan biridir. Dünya haricinde hayatın var olabileceğine inanmak için birçok niçin var, sadece hemen hemen buna dair emin bir delil bulamadık.
Hayat aramak için en ümit verici yerlerden biri öteki yıldızların yaşanabilir bölgeleridir. Bunlar, bir yıldızın etrafındaki, bir gezegenin yüzeyinde sıvı suyun bulunabileceği bölgelerdir ve bu, bildiğimiz şekliyle hayat için lüzumlu bir koşuldur.
Uzayda hayat aramanın birçok yolu vardır. Bir yol, canlı organizmalar tarafınca üretilen kimyasal bileşikler olan biyobelirteçleri aramaktır. Bir öteki yol ise sıvı suyun varlığı yahut atmosferin varlığı şeklinde yaşanabilirlik emarelerini aramaktır.
Uzayda hayat arayışı uzun ve sıkıntılı bir yolculuktur, sadece buna kıymet. Dünya haricinde hayatın keşfi, evrene ve evrendeki yerimize dair anlayışımız üstünde derin bir tesir yaratacaktır.
Dünya dışı zeka arayışı
Dünya dışı zeka arayışı (SETI), Dünya’nın ötesinde zeki hayatın kanıtlarını aramaktır. Astronomi, astrofizik, astrobiyoloji, bilgisayar bilimi, mühendislik, matematik ve felsefeden yararlanan disiplinler arası bir alandır.
Dünya dışı zeka arayışı bir asırdan uzun zamandır devam ediyor, sadece reel anlamda küresel bir gayret haline gelmesi sadece son on yıllarda gerçekleşti. SETI Enstitüsü, 1994 senesinde, dünya dışı zeka arayışına adanmış kar amacı gütmeyen bir kurum olarak Mountain View, Kaliforniya’da kuruldu. SETI Enstitüsü, Hat Creek, Kaliforniya’da bulunan dünyanın en büyük radyo teleskop dizisi olan Allen Teleskop Dizisi’ne (ATA) ev sahipliği yapmaktadır.
SETI Enstitüsü ek olarak gönüllülerin ev bilgisayarlarını kullanarak dünya dışı sinyalleri aramalarına imkan tanıdıkları olan dağıtılmış bir data muamele projesi olan SETI@home projesini de yürütmektedir. SETI@home projesi 1999’dan beri devam etmektedir ve petabaytlarca veriyi işlemiştir.
SETI toplumunun çabalarına karşın, bugüne dek dünya dışı zekaya dair hiç bir delil bulunamadı. Sadece, dünya dışı zeka arayışı devam ediyor ve bigün Dünya’nın ötesinde hayat kanıtı bulmamız hâlâ olası.
IX. Feza araştırmalarının geleceği
Feza araştırmalarının geleceği olasılıklarla dolu. Tekrar kullanılabilir roketler ve ticari feza turizmi şeklinde yeni teknolojilerin geliştirilmesiyle yeni bir feza araştırmaları periyodunun eşiğindeyiz. Bu teknolojiler, daha ilkin asla olmadığı kadar fazlaca insanoğlunun uzayı keşfetmesini olası kılıyor ve ilmi bulgu ve ekonomik kalkınma için yeni fırsatlar yaratıyor.
Feza araştırmalarının geleceğini şekillendiren birtakım mühim trendler şunlardır:
- Feza araştırmalarına yönelik hususi yatırımların artırılması
- Feza seyahati için yeni teknolojilerin geliştirilmesi
- Uzayda insan varlığının genişlemesi
- Feza bilimi ve keşfine daha çok odaklanılması
- Yeni feza tabanlı teknolojilerin geliştirilmesi
Bu eğilimlerin tamamı feza araştırmaları için daha canlı ve coşku verici bir geleceğe yol açıyor. Gelecek yıllarda daha çok insanoğlunun uzaya yolculuk ettiğini, daha çok ilmi bulgu yapıldığını ve Mars’ta kalıcı bir insan varlığı kurma hedefine doğru daha çok ilerleme kaydedildiğini görebiliriz.
S: Güzel duyu açıdan hoş biri olan gök cisimleri hangileridir?
A: Güzel duyu açıdan en cazibeli gök cisimleri içinde yıldızlar, gezegenler, uydular ve bulutsular bulunur. Yıldızlar çoğu zaman parlak renkleri ve alev ateş görünümleri sebebiyle güzel olarak görülür. Gezegenler benzersiz yöntemleri ve renkleri sebebiyle güzel olabilir. Uydular yansıtıcı yüzeyleri ve mahrek hareketleri sebebiyle güzel olabilir. Bulutsular kompleks yapıları ve parlayan gazları sebebiyle güzel olabilir.
S: Gök cisimlerinin güzel duyu çekiciliğinin peşindeki bilim nelerdir?
Gök cisimlerinin güzel duyu çekiciliği büyük seviyede ışığı yansıtma, emme ve yayma biçimlerine bağlıdır. Yıldızlar, Dünya’dan bakıldığında güzel bir tesir yaratabilen muhtelif renklerde fer yayarlar. Gezegenler, güneş ışığını yansıtırlar ve bu da güzel bir tesir yaratabilir. Aylar güneş ışığını yansıtırlar sadece hem de güzel bir manzara yaratabilen kendilerine has yüzey özelliklerine de sahiptirler. Bulutsular, muhtelif renklerde fer yürüyerek gaz ve tozdan kaynaklanır. Bulutsuların kompleks yapıları da güzel bir tesir yaratabilir.
S: Gök cisimlerinin güzel duyu çekiciliğini iyi mi takdir edebiliriz?
Gök cisimlerinin güzel duyu çekiciliğini takdir etmenin birçok yolu vardır. Bir yol, bir tek gece gökyüzüne bakmak ve yıldızların, gezegenlerin, uyduların ve bulutsuların güzelliğinin tadını çıkarmaktır. Bir öteki yol ise bu gök cisimlerinin peşindeki bilim hakkındaki daha çok şey öğrenmektir. Iyi mi çalıştıklarını anlayarak, güzelliklerini daha da takdir edebiliriz. Ek olarak müzeleri ve planetaryumları ziyaret ederek gök cisimlerinin güzel duyu çekiciliğini takdir edebiliriz. Bu kurumlar çoğu zaman gece gökyüzünün güzelliğini sergileyen sergilere haizdir.
0 Yorum